Memur Sen Manisa İl Temsilcisi Mustafa İrğat, “Biz inanıyoruz ki bir daha bu ülkede 28 Şubatlar olmayacaktır. Çünkü bu millet artık iradesine sahip çıkma noktasında rüştünü ispat etmiştir” dedi.
28 Şubat postmodern darbesinin yıldönümünde bir açıklama yapan Memur Sen Manisa İl Temsilcisi ve Sağlık Sen Manisa Şube Başkanı Mustafa İrğat, “Siyonizm ve Batı destekli bir müdahale olan 28 Şubat; Türkiye’de yeni bir vesayet katmanı üretmek, giderek temayüz eden milleti tehdit etmek ve iradesini ortadan kaldırmak, inancın toplumsal görünümünü hayatın bütün alanlarından dışlamak, faiz lobisinin talebiyle ve küresel bir operasyonla Anadolu sermayesini saf dışı bırakmak, İslam dünyası için umut, daha da önemlisi özgüven daveti olan D-8 projesini akamete uğratmak, devleti hortumlamayı engelleyen ve devletin kasasını milletin kasasına dönüştüren ‘Havuz Sistemi’ni kaldırmak için gerçekleştirildi. Küstahça bir tavırla bin yıl süreceği deklare edilen 28 Şubat, küresel istikbarın yerli müstekbirleri tarafından gerçekleştirilmiş bir darbe olma yanında, çalışma hayatından ekonomiye, eğitimden medyaya, asker ve sivil bürokrasiden belediyelere, siyasetten meclise ve hatta hükümeti devirmeye varan geniş bir yelpazede hem dini değerleri hem de mütedeyyin insanları doğrudan hedef almıştır. Öyle ki bu amaçla insanı ve onurunu yok sayan bir vesayet terörü estirilmiş, bütün ülkede vahşi bir toplum mühendisliğine girişilmiştir. Milletin parasıyla kurulan üniversiteler milletin başörtülü kızlarına turnikelerle yasaklanmış, önce imam hatiplilerin üniversiteye gidiş yolu sonra da imam hatipler kapatılmıştır. Bütün bu dayatmalar, zorlamalar ve zulümler sadece kamu hizmetleriyle sınırlı kalmamış, vesayet treninin özel sektör vagonları da kendi mecralarında benzer zulümler yaşatarak, kendi alanlarıyla sınırlı bir av başlatmıştır” dedi.
28 ŞUBAT’IN EKONOMİYE ZARARLARI
28 Şubat’ın ekonomik anlamda da büyük zararlar verdiğini kaydeden İrğat, “Darbenin ülkeye maliyeti 381 milyar dolar. Bankalardan hortumlanan para 46 milyar dolar, kartel medyasına darbe sürecinde aktarılan para 428 milyon dolar. Bugün baktığımızda, bin yıl sürecek denen darbe süreci ortadan kalktı. Darbecilerin getirdiği yasaklar ortadan kaldırıldı, özgürleşme ve demokratikleşme ile birlikte 28 Şubat darbecileri yargılanmaya başlandı. 28 Şubat’ta yürüyen tankların paletleri çöpe atıldı ancak o paletlerin kamu vicdanlarında açtığı yaralar kanamaya devam ediyor. Mağduriyetlerin bir kısmının hala sürdüğünü görmek ve bunların da sona ermesi için çaba sarf etmek zorundayız. Adaletin tesisi ve kamu vicdanının rahatlatılması; o süreçte zarar gören herkesin maddi ve manevi zararlarının tazmin edilmesi yanında, 28 Şubat zulmünü üreten ve ortak olan herkesin cezalandırılması ile mümkündür. Yakın zamanda atılan kıymetli adımlar olmasına karşın hala bekleyen mağdurlar bulunmaktadır. Dolayısıyla mağduriyetler giderilmeden ve suçlular cezalandırılmadan 28 Şubat en azından toplumun bir kesimi için devam ediyor olacaktır. 28 Şubat’ı eğer mağduriyetlerin göz ardı edilerek, ‘geçmişte kaldı, pardon denildi’ denilerek okuyacak olursak bu ülkede darbe sistematiği asla yok olmaz. 28 Şubat’ın hesabının tüm yönleriyle verilmesi gerekir. Sivil kuruluşundan medya ayağına, sufle vereninden sahaya sürenine, dolayısıyla bizzat bu işi karargahta yönetenlerinden alana uygulanmasını sağlayanlara, bileşenlerinin tamamına ilişkin bir çalışmanın yapılması gerekmektedir” şeklinde konuştu.
“EGEMEN DEĞİL, VESAYET KARŞISINDA BOYUN EĞEN MİLLET İSTİYORLAR”
“17-25 Aralık bu ülkede gerçekleştiğinde, 15 Temmuz darbe girişimiyle de görüldü ki 28 Şubat, aslında küresel güçlerin Türkiye’de toplumun genelini oluşturan kesim içinde FETÖ’yü daha etkin kılma projesiymiş” diyen İrğat şunları söyledi: “Mütedeyyin halkın diğer değişle çevrenin elit merkeze karşı siyasal alanda giderek görünür hale gelerek yönetimde etkili olmaya başlaması, kendisini devletin sahibi gören “kökü dışarda” vesayetçi elitleri her zaman rahatsız etmiştir. 1960’da Adnan Menderes’e, 1980’de toplumun bütün kesimlerine ve 28 Şubat’ın da içinde yer aldığı 90’lı yıllarda mütedeyyin çevrelere karşı uygulanan tasfiye hareketi, 2000’li yıllarla birlikte milletin iradeyi tekrar ele alması sonrasında farklı görünümlerle devam ettirilmeye çalışılmaktadır. 2007 yılında 27 Nisan, 6-8 Ekim Kobani bahaneli kalkışma ve çukur terörü, 7 Şubat ve 17-25 Aralık yargı kaynaklı darbe teşebbüsleri, Gezi kalkışması ve nihayet 15 Temmuz FETÖ darbe teşebbüsü bu girişimlerin farklı görünümleri olarak tarihe kaydedilmiştir. Bütün bu süreç bize, vesayetçi güruhun vesayeti yeniden tesis etmek noktasında boş durmadığını, durmayacağını göstermektedir. Onlar egemen değil, vesayet karşısında boyun eğen millet istiyorlar. Milletimiz de bunun farkında, vesayetin yeniden hakim olmaması için üzerine düşeni büyük bir fedakarlıkla yapmakta kararlı olduğunu 15 Temmuz’da göstermiştir. Biz inanıyoruz ki bir daha bu ülkede 28 Şubatlar olmayacaktır. Çünkü bu millet artık iradesine sahip çıkma noktasında rüştünü ispat etmiştir.”
3.SAYFA
26 Aralık 2024SPOR
26 Aralık 20243.SAYFA
26 Aralık 2024SPOR
26 Aralık 2024SPOR
26 Aralık 20243.SAYFA
26 Aralık 20243.SAYFA
26 Aralık 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.