Ülkece derinden sarsıldığımız ve yasa boğulduğumuz bir süreçte 23 Ekim tarihinde meclise verdiğim araştırma önergesi ve bu önerge üzerinde 29 Nisan tarihinde yaptığım konuşma konuya duyarlı basın mensuplarımız tarafından gündeme getirilmiş, basında yer almıştır. Ancak, ne söz konusu önerge, ne o gün yaptığım konuşma kaybettiğimiz yüzlerce canı geri getirmeye yetmemiştir, yetmeyecektir de!
Hepimizin sağduyu ile hareket etmesi gereken bir ortamda, bu önerge üzerinden bir farkındalık ve duyarlılık tartışması başlamışken, iktidar partisi milletvekillerinin “eften püften” diyerek geçiştirdikleri bu önergeye Başbakan da “Soma ile ilgili değil” diyebilmiştir. Oysa araştırma önergemiz tam da Soma ve buradaki madenlerle ile ilgili olduğu gibi, aynı zamanda 29 Nisan günü yaptığım konuşmamda da bu madenlerde yaşanan kazalar sıkça tekrarlanmıştır. Ayrıca, Başbakan Mart sonu dediği bu önergenin ve Meclis konuşmamım tarihi ile ilgili de yanılmaktadır. Önergemiz 23 Ekim’de verilmiş, Meclis’teki görüşmeler ise 29 Nisan’da yapılmıştır. Şimdi yaptıkları gerçekleri çarpıtmak, kamuoyundan gizlemekten başka bir şey değildir.
Başbakan’ın konuya verdiği cevapla ilgili iki ihtimal vardır. Ya, Başbakan bu konuda danışmanları tarafından yanıltılmıştır ve şimdi onlara hesap sormakla meşguldür, ya da gözümüzün içine baka baka, “gerçeklerden istediğim gibi uzaklaşabilir ve gerçeği istediğim gibi çarpıtabilirim” diye düşünmektedir.
İyimser ihtimalle, doğru önergeye bakmış ve doğru Meclis tutanağını incelemiş olsaydı bu cevabı vermeyecekti! Ancak, bugün hepimiz biliyoruz ki, Başbakan bu konuda da samimi değildir. Samimi olsaydı, zaten burada ana muhalefet partisinin yapıcı bir teklifte bulunmuş olduğunu görebilirdi. Ama ne yazık ki bunu görmedi, görmek istemedi. Konuyu çarpıtmakla, kamuoyunu yanıltmakla yetindi.
Kaldı ki, bu konudan bunca rahatsız olmasına da şaşmamak gerek. Eminim ki; şimdi AKP milletvekilleri tutuşmuş bir şekilde Salı gününe bir araştırma önergesi hazırlıyorlardır. Nasıl ki geçmişte her önergemizi reddedip, bıçak kemiğe dayanınca bir önerge hazırlamışlarsa bugün de yapacakları sadece ve sadece bu olacaktır. Önümüzdeki hafta Salı günü, Meclis’te imzalarla dolu bir kağıt ile birlikte timsah gözyaşları dökülecektir.
Gerek söz konusu önerge, gerekse 29 Nisan günü Meclis’te yaptığım konuşma Soma’da yaşanan maden kazalarına vurgu yapmak, bu bölgenin incelenmesini sağlamak amacında idi. O günkü önergemizi ve verdiğimiz tüm önergeleri “gündem değiştirmek” diye yorumlayan ve 29 Nisan günü Soma’daki maden kazalarını gündeme getirmemizi de eleştiren iktidar milletvekilleri ve Başbakan bilmelidir ki; gündem zaten halkın gündeminden başka bir şey değildir. Nitekim; 13 Mayıs günü yaşanan faciadan sonra 77 milyonun gündemi Soma olmuştur! 20 gün önce kulak vermedikleri feryadımızı, ölen yüzlerce canın ardından duyabilmişlerdir. İşte zihniyet budur! Halkın sesini duyurduğumuz Meclis kürsüsündeki konuşmalarımızı bile, sırf kendileri istemiyorlar diye ciddiye almamak, iktidar partisinin ve Başbakanın en büyük sorunudur.
Şimdi eğer iyimser ihtimalle Başbakan bu konuşmayı dinlememiş, bu önergeyi okumamış ama yine de sinirlenmiş ise, önergeyi okuyunca ve konuşmayı dinleyince de zaten sinirlenecekti. Bir kez daha o konuşmamın son bölümünü kendilerine hatırlatıyor; konuyu kamuoyunun takdirine bırakıyorum.
Saygılarımla,
Özgür Özel
CHP Manisa Milletvekili
“ Yeryüzü sıcak olsun diye o soğuk maden ocağına inip alnının terini ekmeğine tuz eyleyen işçilerin emeklerini, alın terlerini, yaşama mücadelelerini bir siyasi partinin geleceğine, onun ikbali için Genel Başkanının oradaki miting meydanını doldurmasına, alkışlamasına tahvil etmeye çalışanlar, bu yaptıklarının hesabını eninde sonunda, tarih karşısında, hem Türkiye işçi sınıfına hem de bu ülkenin güzel emekçi insanlarına verecekler.” Özgür Özel 29 Nisan 2014-TBMM Tutanakları
News
